Magical Waterfall and Fish Pond

31 Mart 2009 Salı




: anne beceriksiz ne demek?








: nereden geldi aklına şimdi bu soru?







: bazı insanlar birbirlerine söylüyorlar da. onlardan duydum







: bak yavrum, beceriklilik aslında tüm canlıların ortak özellikleridir. Hepsi, kendilerini korumak, karınlarını doyurmak, soylarını sürdürmek için bu özelliklerini kullanırlar. Tabi hepsinin becerikliliği farklıdır ama ona özgüdür.
Bir tek insanlar bu farklılığı anlamazlar.
Çünkü onların içinde üstün olma hırsı vardır. Bazen de sadece birbirlerini küçümsemek, daha doğrusu kendilerini daha büyük göstermek için, böyle söyleyerek suçlarlar.
Ama bilmezler ki, bu tip suçlamalar, asla gerçeği değiştirmez.



: Şu insanları anlamadım gitti... Ne güzel bir dünyamız var. Havası, suyu, bol bol yiyecek... Daha ne istiyorlar. Hepsi kendi işlerine baksalar ya... Nasılsa şu dünyada geçirecekleri zaman çok az...




: neyse canım sen insanlarla boşuna kafanı yorma. Bak ben bunca senedir anlayamadım... gel biz kendi işimize bakalım...








29 Mart 2009 Pazar




: merhaba beyaz umut...








: oooo! leylek kardeş merhaba... Hoş geldiniz...









: Sağ ol hoş bulduk.









: ne mutlu sana ki sen benim gördüklerimi görmedin. zavallı fok yavrularını nasıl katletti gene şu sözüm ona mediyiz diyen kanadalılar.






: ya hiç sorma beya umut... görmedim ama duydum ve içim yandı. o nasıl bir vahşettir öyle. biliyor musun üstelik bir fok yavrusunun derisi sadece 80 eu. ediyormuş. değer mi ya. fok kürkü giymeyenler çıplak mı geziyorlar ki böyle bir vahşete gerek kalıyor?





: insanlar bunu sadece zevk için yapıyorlar ne yazık ki...








: zevk mi? o ne demek?








: güzel soru :) bizler için bu kavramı anlamak kolay değil. bu, insanlara özgü bir şey. çünkü onlar doğayı bilmiyorlar. doğanın bir parçası olduklarını kabul etmiyorlar. oysa bu bizlerin anlayamadığı daha pek çok özellikleri, (örneğin; para hırsı, üstünlük hırsı gibi) yüzünden içinde bulundukları doğayı yok ediyorlar.
bir gün onlar da anlayacaklar ama umarım çok geç olmaz...


24 Mart 2009 Salı

İ M D A A A T !



: anneeee ! geliyorlaaaaar !








: evet yavrum, biliyorum. gel, sokul iyice bana. seni korumak için her şeyi yapacağım inan bana...

23 Mart 2009 Pazartesi

dostluk



( küçük bir not: aşağıda anlatılan olay, /Ülke adı değiştirilmiştir/tümüyle gerçektir...







: Merhaba arkadaşlar. Ben çok uzak bir ülkedenim. Sizlerin burada toplandığınızı, çok güzel sohbetler ettiğinizi gördüm ve ben de başımdan geçen bir olayı sizlere anlatayım dedim. Ne dersiniz?






: Ooo ! tabi lütfen buyur kardeşim seni dinliyoruz.








: heeey ! bekleyin, biz de geliyoruz... dinlemek istiyoruz.










: Tamam, bekliyoruz. Acele etmeyin. Şimdi ikiniz birden boğulacaksınız










: Ben Avusturya da, can dostumla birlikte çok mutlu mesut yaşıyordum. Aslında başta çok kalabalık bir aileydiler fakat zamanla çocukları büyüdü, evlendi.Sonuçta, ben ve dostum, başbaşa kaldık.
Derken çocukları, ikide bir gelip " artık yaşlandın, seni bir huzur evine yatıralım diye israr etmeye başladılar.
Ve ne yazık ki sonunda ikna ettiler ve dostumu huzur evine yatırdılar. Beni unuttular sandım önce. Ama sonra anladım ki huzur evine bizleri almıyorlarmış. Dolayısıyla ben ve dostum ayrı düştük







: Nasıl yani, sizi birbirinizden ayırdılar mı? Ne hakla?









: Şu insan denen yaratıkları anlamadım gitti zaten.











: Şşşşt ! lütfen kesmeyin, dinleyelim...











: Evet arkadaşlar, ilk bir kaç gün gelir diye bekledim. Arada komşular bana yemek veriyorlardı ama benim sıkıntım açlık falan değildi. Ben esas, can dostumdan ayrıldığım için kendimi çok kötü hissediyodum.
Sonradan öğrendim ki o günlerde can dostum da çok hastalanmış. Hatta doktorlar, ondaki bu ani kötü gidişe bir anlam verememişler. Meğer O nun da hastalığı bana duyduğu özlemmiş.





: Derken herşeyi göze aldım ve evden kaçtım dostumu bulmak için yollara düştüm.










: hani şu insanların bir türlü akıl erdiremedikleri koku alma yeteneğimiz vardır ya işte onun sayesinde kaldığı huzur evini buldum. Allahtan evimizden çok da uzak değilmiş meğer. Ve kimseler ortalarda yokken içeri giriverdim. Doğruca dostumun odasını buldum ve bir anda yatağının içine giriverdim.










: Dostum o kadar mutlu oldu ki... O gece birbirimize sarılıp öylece uyuduk. Ama sabah, O kadar saklanmaya çalışmama rağmen hemşireler beni farkettiler. Ve tabi derhal yönetime şikayet ettiler...






: Benim gibi saklandıysan görmüşlerdir tabi...







: Eeee , sonra seni attılar mı yoksa oradan?










: Hayır tavşancık, atmadılar. İlk bir kaç saat biz de o korkuyla yaşadık ama sonradan öğrendik ki, baş hekim, böyle bir buluşmanın dostum üzerindeki olumlu etkisini fark etmiş ve bir karar almış. Şöyle ki: "isteyen tüm hastalar, yanlarına bir dostlarını alabilerler" demiş...






: Heey! yaşasıııııııııııın







: ve o günden sonra ben dostumla kaldım. Bir çok kişi de yanlarına dostlarını aldılar. Ve biliyor musunuz bundan sonra o huzur evindeki ölüm oranları çok düştü... Bu uygulama daha sonra tüm Avusturya da yaygınlaştırılmaya başlandı.
Şimdi dostumla çok mutluyuz....






20 Mart 2009 Cuma

insanların gülünçlükleri






: Arkadaşlar, şöyle bir düşündüm de, insanlar bizler hakkında ne kadar çok yanlış inanca sahip.








: Evet ya, haklısın. örneğin bizlerden nedense korkarlar. hatta uğursuz olduğumuza inanırlar... aslında ne kadar komik... hele ki, kendisini çok zeki, akıllı sanan insanlar için gerçekten çok gülünç bir durum...



Bakın Allah aşkına şunun haline... Sanki doğarken saçının ne renk olacağına kendisi karar verdi...








: Peki, sizce insanlar bu gülünçlüklerinin farkında değiller mi acaba?













: Amma yaptın... İnsanlar bazı şeylerin gerçekten farkında olabilseler, dünya bugünkü haline gelir miydi? baksanıza arkadaşlar, para hırsı uğruna dünyanın altını üstüne getirdiler, iklim dengelerini bozdular. Doğal kaynakları boşu boşuna israf ettiler. Şimdi yok su konferansı, yok kyoto protokolü, bir yığın çaba içine girdiler...




16 Mart 2009 Pazartesi

korkusuzlar



: Heey! bak ben böyle çıkıveriyorum ağaçlara













: Tamam ben de geliyorum...








: Ayyy! burası çok yüksek...










: Ya inemezsek...











: Olurmu ya... Çok komiksin. Sen hiç ağaçta kalmış kedi gördün mü?












: Arkadaşlar çabuk inin aşağıya...











: Hey! siz ne yapıyorsunuz orada? Çabuk inin aşağıya. Yoksa gene mahalle ayağa kalkacak. Allahtan böyle bir mahallede yaşıyoruz da sizi orada gören insanlar hemen, yardım edip indiriyorlar. Ya kötü insanların olduğu bir yerde olsaydınız.